Suların Katilleri – Ufuk Kekül Günün Yorumu

Giresun’a Piraziz’den girdiğinizde sizi Abdal Deresi karşılar. Ben o derenin yukarılarında Kanlı Gölde yüzmeyi öğrendim. Değirmende mısırımızın öğütülme sırasını beklerken, çökelik ve mısır ekmeğini katıncak edip sonra kulaç atardık.
Sonra Karagöl-Yürücek sularının birleşimiyle oluşan ve 80 km uzunluğundaki Pazarsuyu… İncüvez, gelin Giresun’a, Büyük Güre,Küçük Güre, Bektaş’ın sularını taşıyan Batlama Deresi, yine Karagöl’den doğan yine 60 km aktıktan sonra Karadeniz’e dökülen Aksu, var Espiye’ye, Balaban dağlarından 80 km akan Türkülere söz olmuş Gelevera, Yağlıdere, Vavuk yaylasından doğan Tirebolu’ya akan Harşit Çayı, Görele’nin Çavuşlu Deresi, Eynesil’den Topallı Deresi uğurlar seni.
Hepsini saymıyorum çoktur deremiz. Suların kocaman taşlarını çevirdiği değirmenler…Sular diyarıdır memleketimiz. Elini uzatsan toprağın karnına parmaklarına su değer. 5 kilometre sonra başlayan ve 3100 metreleri yaylalar, Kafkaslara kadar kesintisiz giden ormanlar, dağ kitleleri, krater göller su üretir, ince ince sızarak yamaçlarda buluşan o sulardır bu derelerin kaynağı.
Kentler sularla kuşatılmıştır, kenarlarından denize kavuşan irili ufaklı onlarca dere, akarsu, nehir, göl, gölet vardır. Canlı, cansız varlıklar, ormanlar, yeşillik, fındık, çay, mısır, insanlar, Karadeniz, balıklar bu sulardan beslenir.
Bir de her taraf, yan, yöre çeşme, puar, yalak, kapkaçtır.
Saymıştım; Kümbet’ten Kulakkaya’ya, Kayadibi üzerinden Giresun’a gelinceye kadar 19 çeşme vardı. Sulandırıp gözyaşı yapmışlığımız vardır kurnalarından. Şimdi 3-5 tane kaldı.
Madensularını saymıyorum.
Yani sözün özü; Giresun’a milyonlarca yıl yetecek, milyonlarca ton su yatağı, kaynağı vardır. Ayın 13-14 günü yağmur yağardı. Sularla gökyüzü arasında hiçbir olumsuzluğun bozamadığı kurulmuş muhteşem bir denge ilişkisi vardı ve iklimi oluştururdu. Sular bulutlara verdiğini yağmurla geri alırdı.
Ama bu denge bozuldu, değişti…İnanılır gibi değil; son 10 yıldır ve en çok da bu yıl susuzluk başgösterdi. Mahallelere, ilçelere, köylere tankerler su taşıyor. Belediye başkanlarının hizmetlerine su taşıma da dahil oldu. Gururla poz veriyorlar, tanker arkalarında utanmadan… Tehlikenin boyutlarına dikkat çekmek için açıklamalar yapılıyor suyu dikkatli kullanın diye.
Günlerdir yağmur yağmıyor.Toprak kurudu, tepeler, dağlar sarıya boyandı.Vahim bir durumla karşıyayız. Ç ö l l e ş i y o r u z…Baştacı dediğimiz fındığın %65’i oluşma sürecini tamamlayamadan randıman alamadı, yandı, koruk haline geldi.
Kimse bu tabloya bakıp başka neden aramasın. Bugünlere birden gelmedik. Kapitalizmin suları ele geçirme planının ve stratejisinin bir sonucudur bu.
Buna bağlı olarak Türkiye başka yöntemleri değil de enerji tüketimine cuzi miktarda katkıda bulunacak Avrupa’ nın çevreye zararlı diye terk ettiği ilkel teknolojilerle üretilmiş HES’leri tercih etti, arkalarında çok uluslu şirketler olan müteahhit gurupları ellerinde ruhsatlarla derelerimizin sularına vahşice saldırdılar. Sularımızı aldılar.
En son Giresun’da 94’tü sayı…
5 km alandan suyu kanallara sapıtıp yüksekten düşürerek güya enerji üretip para kazandılar ama çarpın 94’le 5’i, işte o kadar alanda canlı kalmadı, bıraktıkları can suyu yetmedi hayatı sürdürmeye.
Sonra altından üstünden sular akan bu şehrin topraklarının %85’ini maden ocaklarıyla ruhsatlandırdılar. Bütün su kaynaklarının dereleri besleyen damarlarına iş makinaları giriyor.
Son hedef Pazarsuyu…
Yani suların katilleri belli. İktidarı elinde bulunduran güçler ve onların yandaşları tasarladılar, planladılar, tahhamüden sularımızı öldürdüler.
Küresel ısınma, iklim değişikliği filan elbette faktör ama asıl neden bu.
Tenzih ettiklerim de var. Ama geri kalan hepiniz bu su cinayetini gördü,tanık oldu, ancak sesini çıkaran, tepki gösteren olmadı. Olmuyor da… Yani suç ortağısınız. Çocuklarınıza su bırakmayan bir kentin bireyleri olarak ne kadar utansanız azdır.
* * *
Önceki yazımda iş insanı Dr. Öner Hekim’in memleketimize yaptığı hizmetler arasında hayır çeşmelerini ve bundan sonra yapacağı puarları saymıştım. Ne kadar önemli yaptığı; suları musluklarda korumak,insanlığın hizmetine sunmak…O’na bir kez daha teşekkür ediyorum. Hekim gibi insanların sayıları atmalı. Hatta Giresun’un tek gündemi bundan sonra çok geç olmadan mevcut su kaynaklarını korumak ve hatta barajlar yapmak olmalı. Yoksa ölüme doğru gidiyoruz.